Charles Baudelaire (1821– 1867) 19. yüzyılın en önemli Fransız şairlerindendir.
“Aşıkların Ölümü (La Mort Des Amants)” 9 Nisan 1851’de “Topluluğun Mesajı”nda Charles Baudelaire’in “Kötülük Çiçekleri” nin ölümü anlatan 5. bölümünü açmıştır. Şair ölümün tek gerçeklik olduğunu göstermiştir.
Aşıkların Ölümü
Yatağımız olacak ,hafif kokuyla dolu,
Divanımız olacak ,bir mezar gibi derin;
Bizim için açılmış, en güzel iklimlerin
O garip çiçekleri süsleyecek konsolu.
Son sıcaklıklarını sarf ederek hovarda,
Birer ulu meşale olacak kalplerimiz;
Çifte ışıklarından gidip gelecek bir iz
İkimizin ruhunda, o ikiz aynalarda.
Pembe, lahuti mavi bir akşam saatinde,
Veda'la dolu, uzun bir hıçkırık halinde
Yanacak aramızda bir tek şimşeğin feri;
Nihayet kapıları biraz aralayarak,
Sadık ve şen bir melek gelip uyandıracak
Buğulu aynaları ve ölmüş alevleri
Charles Baudelaire
La mort des amants
Nous aurons des lits pleins d'odeurs légères,
Des divans profonds comme des tombeaux,
Et d'étranges fleurs sur des étagères,
Ecloses pour nous sous des cieux plus beaux.
Usant à l'envi leurs chaleurs dernières,
Nos deux coeurs seront deux vastes flambeaux,
Qui réfléchiront leurs doubles lumières
Dans nos deux esprits, ces miroirs jumeaux.
Un soir fait de rose et de bleu mystique,
Nous échangerons un éclair unique,
Comme un long sanglot, tout chargé d'adieux ;
Et plus tard un Ange, entr'ouvrant les portes,
Viendra ranimer, fidèle et joyeux,
Les miroirs ternis et les flammes mortes.
Charles BAUDELAIRE (1821-1867)
Aşıkların Ölümü’nde Baudelaire sadakatsizliği, sevilen kadının ayrılması ve uzaklaşmasını anlatır. Ölümü yoğun ve kesin bir birleşme için zorunlu bir şart olarak görür. Çünkü ölüm, aşkı tehdit edebilecek her şeyi siler götürür; zamanı, yeri ve gerçekliğin kendisini. Aşk, iki sevenin ruhlarının ve kalplerinin birleşmesiyle kurulan bağdır. Şiir hem ideal aşkı tasarlar hem de ölümün mutlu yanını gösterir.
Şiirde edebiyatın ünlü aşık çiftlerini görürüz: Tristan ve Iseult, Romeo ve Juliette. Onları bir tek ölüm ayırabilir.
10 heceli bu sone çapraz uyaklanmıştır. 4’lü kıtalarda hayat ve ölümden önce aşıkların hayatı tasvir edilirken, 3’lü kıtalarda ölüm anlatılır.
İlk kıta:
Anlatıcı sevdiği kadına seslenir: “Sana söz veriyorum ki ….a sahip olacağız.” gibi bir anlam çıkarılır. “-mız” ekinin kullanımı kıtayı sınırlayarak çiftin yakınlığına dikkat çeker. Şiirde gelecek zaman kullanılmıştır; bu gerçek aksiyona geçmede kullanılan kip eki değildir, genellikle kurgusal, hayali fikirlerde kullanılır. Bu çift yataklık gibi bir yerde, kapalı ve baş başa olacakları bu yerde şehvet duygusundan gelen, müthiş bir mutluluğa ulaşacaklardır: “yatağımız”, “hafif koku”, “divanımız” Fakat, bu sözcükler okuyucunun zihninde soru işareti bırakıyor. “Yatağımız” aşk yataklarına ya da ölüm yataklarına atıfta bulunuyor olabilir. “Divan”, “mezara” benzetilmiş, eğer derinlikleri aşıkların şehvetini temsil ediyorsa gömülmekten bahsediyor olabilir Baudelaire. “Garip çiçekler” en nadir bulunan çiçeklere gönderme yapıyor.
İkinci kıta:
İki aşık bitkin düşerler ve bir rekabet halinde tükenirler. “Son sıcaklıklarını” onların son aşk ateşlerini temsil eder. “ikimiz”, “ikiz”, “çifte” sözcüklerinin kullanımı aşıkların birleşmesinindeki ısrarını ortaya koyar. Aşklarının derin birliği “ikiz ruh” adlı romantik temayı tasvir eder. Bu düşüncede yanlış anlaşılmalar, iletişimsizlik, çatışma yoktur; mükemmel bir armoni, bir anlaşma vardır. Geleneksel bir fikir olan, aşıkları yakan ateş anlamında “ulu meşale” sözcüğü kullanılmıştır. Çiftin mental uyumu, ruhsal birleşimleri de “ikimizin ruhunda”, “ikiz aynalarda” sözcükleriyle okuyucuya aksettirilmiştir. İlk kıtada olduğu gibi ölüme atıfta bulunan tedirgin edici sözcüklerde bulunmakta. Örneğin “son sıcaklıklar” ın son oluşu ve “meşale”lerin ölülerin yanına koyulan mumlarla benzerliği dikkat çekicidir.
4’lü kıtalarda aşıkların yaşayacağı ideal yaşam betimlenirken, 3’lü kıtalarda onları bekleyen ölüm anlatılır.
Üçüncü kıta(3 mısralı):
Aşıkların müthiş birleşmesi bir zaman gerçekleşecek, fakat belirli bir zaman değildir :“bir akşam” Aşıkların birleşmesi onları bekleyen ölüm tarafından gerçekleşecek ve bu bir anda simultane bir şekilde olacaktır: “bir tek şimşeğin feri”. “Uzun bir hıçkırık” ise kritik bir durumdayken nefes almayı, nefes almadaki zorluğu temsil ediyor. Sadece ikinci dizedeki “Veda” yası ve üzüntüyü hissettiriyor.
Dördüncü kıta(3 mısralı):
“Ölüm” kelimesi ilk defa son kıtada karşımıza çıkıyor. “Kapılar” yine aklımızda soru işareti bırakan bir kelime. Cennetin kapıları mı, yataklığın kapıları mı? “Aynalar” ise aşıkların “ikiz ruhları”nı simgeliyor. “Alevler” ise şehvetin timsali. En son mısrada birleşiyorlar ve bu ilk mısrayla bir kontrast oluşturuyor.
“Ölüm” kelimesi ilk defa son kıtada karşımıza çıkıyor. “Kapılar” yine aklımızda soru işareti bırakan bir kelime. Cennetin kapıları mı, yataklığın kapıları mı? “Aynalar” ise aşıkların “ikiz ruhları”nı simgeliyor. “Alevler” ise şehvetin timsali. En son mısrada birleşiyorlar ve bu ilk mısrayla bir kontrast oluşturuyor.
B
Kitaplar, şiirler gibisi var mı... :)
YanıtlaSil